2 Aralık 2011 Cuma

Küresel kriz sonrası Rusya bankacılık sektörünün sorunları ve özellikleri


    Profesör,  dr. ZAHID FƏRRUX MƏMMƏD 
DOÇ.DR. ZÖHRAB İBRAHİMOV
Küresel kriz sonrası Rusya bankacılık    sektörünün sorunları ve özellikleri
Прослушать

ÖZET
  Araştırmada küresel mali krizin Rus ekonomisine etkileri ve küresel mali kriz  döneminde Rus  bankacılık  sektörünün sorunları ve özellikleri analiz yapılmıştır. Özellikle,   Rusya Merkez Bankasının  monetar  politikasının  krize karşı aldığı önlemler paketinin analizi ve Rusyada kişilerin finansal bilgi düzeyi konusunda  sorunları verilmiştir.

Anahtar kelimeler: Para  politikası, küresel kriz,  anti-kriz önlemler, kamu bankaları, finansal bilgi.
Problems and particularities of the Russian Banking Sector after the Global Financial Crisis

SUMMARY

The impacts of global financial crisis to Russian economy and problems and features of Russian banking sector in the period of global financial crisis have been analyzed in this investigation. Especially, the analysis of measures packet of monetary policy of the Central Bank of Russia taken against the crisis and problems of financial information’s level of the individuals in Russia were given. 
  Keywords: Monetary policy, global crisis, the anti-crisis measures, state-owned banks, the financial information.
G15 - International Financial Markets
Küresel mali krizin(2008) Rusya ekonomisine etkisi ve anti-kriz önlemler paketinin analizi
Küresel (2008) krizin etkisi ile Rusyadan yabancı paraların hızlı bir şekilde çıkmasına neden oldu. Son 3 yılda Rusya şirket ve bankalarının dışarıya olan borçları 175 milyar dolardan 500 milyar dolara yükselmişti. Değerlendirmeye göre Rus sermaye piyasalarında işlem gören sermayenin 2/3 yabancıların payına düşüyordu. Rusya piyasasından uluslararası yatırımcıların çıkması (2008 yılı için Rusya'dan çıkan özel sermaye net çıkışı- 130. mlr. dolar bankacılık sektöründe bir likidite krizi ortaya koydu. Krizin etkisiyle bu piyasalardan çıkarılan yabancı sermaye Rusya Borsa sistemindeki endeksin 3-5 kat azalmasına neden oldu.  Bunlara paralel olarak, Yabanşı menşeli sermayenin  ülkeden çıkışı  şirketlerin ve bankaların likidite sorunuyla karşılaşmasına yol açtı, borçların ödenmesi zorlaştı. Kriziden önceki yıllarda ülke banka ve şirketleri aktiv şekilde dışarıdan borçlanmaya gitmiş ve portfölerindeki borç portföyü ciddi ölçüde büyümüştü.
Kriz süreçinde Rusya MB’sının uyğuladığı monetar politikasının anti-kriz önlemler paketine şunlar dahil idi:
1.       Bankacılık (teminatsız açık artırma usulü ile, Subordinated loans, Lombard listesinin genişletilmesi) ve özel sektöre likidite sağlanması. Bu durumda, özel sektöre tahsis edilen fonların büyük bir kısmı bizzat onlar tatafında değil,  uzman kamu kurumları aracılığıyla verilmiştir.
2.       Krizle mücadele tedbirleri esasen sermaye kaçışının ve uluslararası piyasaların daralmasının etkilerinin yumuşatılması yönünde gerçekleştirilmekteydi. Bunun için  bankacılık sektörünün likidite sorunlarına karşı dözümlülüğünün artırılması için ek enstümanlardan istifade edildi, (mevduat sigortasının genişletilmesi, para piyasalarındakı işlemlerin sigortalanması, vergisiz kredilerin yaratılması ve s) milli refah fonundan ise yabancı borçların ödenmesine 50 milyar, fon piyasasının canlanmasına ise 175 milyar ruble kaynak aktarıldı.
3. Rusya MB tarafından uygulanan anti-kriz önlemleri  öncelikle bankacılık sektöründe likidite destek amaçlı olmuştur. Ekim 2008 de, RF hükumeti, RMB, Rusiya Federal Meclisi ve Devlet Dumasının   birlikde kabul etdikleri proqrama uyğun olarak bankacılık sisteminin likide sorununa karşı destek yönlü tedbirler paketi kabul edildi. Rusya Merkez Bankası ve Rus hükümeti finansal zorluklarla karşı karşıya kalmış bankaları iflas yolu ile değil,  iflası  önlemek için başka tedbirler uygulamak kararı verdi: yeniden yapılanma kurtarma, birleştirme, birleşme.
4. Kaynak kaybının önüne geçilmesi yönünde 177-FZ nolu “Rusya Federasyonu bankalarında gerçek kişi mevduatlarının sigortalanması hakkında” Federal kanunda değişiklik yapıldı ve Ekim 2008 den itibaren zorunlu sigorta tutarı 400 000 rubleden 700 000 rubleye yükseltildi. Malesef bu adım piyasalarda gerçek kişilerin tasarrufları ile ilgili riski tam olarak ortadan kaldıramadı çünki bu değişiklik yürürlüye girmeden önce artık bankalar önemli ölçüde mevduat kaybına uğramış durumdaydılar. Bu ise çoğu kredi kurumu artık kendi faaliyetlerini durdurma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş, bazıları ise ödeme yapma güçlerini tamamen kaybetmişlerdi.
Ancak, neredeyse mevcut finansal kriz döneminde  tüm ülkelerde, bu küresel krizi önlemek için bankacılık kurumlarına kamu güveni getirilmiştir. Batı ülkelerinden farklı olarak, Rusya'da  devlet sadece bireylerin mevduatı için güvence veriyor, işletmeler için bu geçerli değildir.
5.Rusya Merkez Bankası bankacılık sisteminin mali durumun istikrarını temin etmek amacı ile sektörde reform yapmak zorunda kaldı. Başka bir deyişle, hükümet krizi  " sistem içi temizlik"i hızlandırmak için kullandı[Mamedov, 2010. s.10].
Neticede değişken dış ve iç şartlarına rağmen 2009da Rusya mali piyasaları krizle başa çıkabildi ve toparlanmayı başardı.
Tablo 1’de görüldüğü gibi, Rusya’da bankaların yapısal reformlarına yapılan harcamalar 1998’de GSMH’nın %0.2’ini oluşturduğu halde, nisan 2009’da bu oran %21.7’ye ulaşmıştır.
Tablo 1.
Bankacılık krizlerinin sona erdirilmesi için çeşitli ülkelerde devlet tarafından yapılan harcamaların miktarı (GSMH %’yle )

Ülke
Kriz Dönemi
Harcamalar /GSMH
Ülke
Kriz Dönemi
Harcamalar /GSMH
ABD
1984-1991
2-5
Malazya
1997
20.5
Norveç
1987-1989
3-4
Güney Kore
1997
26.5
İsveç
1990-1993
4-6
Meksika
1995
20
İspanya
1977-1985
16.8
Arjantin
1980-1982
55.3
Finlandiya
1991-1993
4-6
Kolombiya
1997-2001
4

Rusya

1998-1999
0,2
Brezilya
1994-1996
20
Japonya
1990
20
Çek cumhuriyeti
1994-1995
12
Endonezya
1997
51
Türkiye
2001
19.3
ABD
2008
38,7
Rusya
2008
21,7
Avrupa Birliği
2008
23
Japonya
2008
12
Kaynak : C.İbiş., Z. F. Mamedov. V.Zeynalov. «Антикризисная политика в банковской сфере: Турция, Российская Федерация  и Азербайджан (сравнительный анализ)». Журнал «Экономика и управление».№ 6.2010                                            
Kriz sonrası Rusya ekonomisinde yaşanan  sorunlar
Böylece 2009 yılında Rusya mali piyasası yavaş yavaş toparlanmaya başladı ve 2008 küresel ekonomik krizin etkilerini atlatmayı başardı.  Mali piyasaların toplam hacmi ve GSMH arasındaki yüzdesel ilişki 2009 yılı sonunda % 124e ulaştı. 2008 yılı sonlarında bu rakam 86 %, 2007 sonlarında ise % 155 olarak kayda alınmıştı. Belirttiğimiz dönemlerde ve ondan önceki dönemlerde mali piyasaların esas finans kaynağı hisse senetleri  piyasasıydı. 2009’un sonunda  Rusya menkul değerler borsasında hisse senetleri piyasasının sermaye tutumu GSMHnın % 59u, gayrimali sektörün bankalardan aldıkları kredilere göre borçları GSMHnın % 41’i, işlem gören borç senetlerinin hacmi ise GSMHnın % 23ü civarında idi[4].
Mali piyasaların önemli oyuncuları işlem yapmayı sürdürdü ve piyasanın altyapısı kesintisiz devam ettirildi.  Rusya ekonomisinin bundan sonraki gelişimini belirleyen çok sayılı faktörlerin içerisinde en önemlilerinden birisi, reel sektörün istikrarlı bir şekilde gelişimini temin etmekti.
Aşağıda geçen yıllarda Rusya ekonomisinin gelişiminde ortaya çıkmış daha önemli sayılacak sorunlara dokunacağız. Bu sorunlar günümüzde ve yakın gelecekte Rusiya hükümetinin ekonomi politikasının merkezinde yer almalıdır:
(1) Maliyye (bütçe) durumun belirgin biçimde alevlendirilmesi. Rusya yaklaşık on yıl sürecinde karşılaşmadığı bütçe açığıyla tekrar yüzleşti. 1989-1998 yıllarında yüzleştiği mali kriz sonrası 1998 yılında keskin varsayım evresine ulaşan Rusya hükumeti bütçe sorunlarına çok duyarlılıkla yaklaşmaya başladı, bütçeyi dengede tutmaya çalışıyordu. Buna petrol fiyatlarındaki artışlar yardımcı oldu.
Dış borçların yoğun bir biçimde itfası kriz başlanğıcında Rusyayı dünyada en az borç yükü bulunan ülke durumuna getirmişti.
Ülke 2009 yılında bütçe açığıyla yaşamını sürdürmeği denedi ve hiç bir felaketle yüzleşmedi. Seçkin zümre, üretim faaliyetinden ve elverişli dış ekonomi konjonktürde elde edildiğinden daha fazla para araçlarına ulaşa bileceğini anladı. Sonuçta paradoksal durum ortaya çıktı: yıllık ortalama petrol fiyatlarının yaklaşık 80 Dolar / varil olduğu bir durumda Rusya bütçe açığına sahipti. Ancak bir kaç yıl önce petrol fiyatları 30 Dolar olduğu bir zamanda federal bütçenin fazla olduğu görülüyordu.
Biçimsel olarak bu durum endişeli gözükmüyor. Devletin borç düzeyi düşük olarak kalmakta ve ülke Rubl ve aynı zamanda yabancı döviz benimseme için geniş imkanlara sahipti. Bütçe açığı, gelişmiş ülkelere kıyasla çok fazla değil – % 3,5-4 GSYİH. Şöyleki hesaptan rant çıkarılınca bütçe açığı GSYİH % 13 düzeyine ulaşıyor. Başka bir deyişle ülke dünya enerji kaynaklarındaki fiyat dalgalanmalarından son derece asılı duruma düşüyor – yani hiçbir şekilde Rusyadan asılı olmuyor.
Durum tam olarak 1980`li yıllarla karşılaştırılabilir. O zamanlar Sovyet sistemi son derece istikraralıydı, ekonomi hafif tempoyla olsa bile büyümekteydi (yılda % 2-3). Devlet borçu çok yüksek değildi. Enerji kaynaklarının satışından elde edilen gelirler cari bütçe ihtiyaclarının (esas olarak askeri giderlerin karşılanması, besin maddeleri, kamu tüketim malları, petrol ve gaz sektörünün sonraki gelişimi için ithal tesisatların alınmasına harcanıyordu) kapatılması için kullanılıyordu. Bu model uzun süre istikrarlı oldu. Sovyet hükumeti tarihi deneyimine dayanarak petrol fiyatlarının yalnız artacağına emin idi. Petrol fiyatları beklenmedik şekilde altı defa indiğinde oluşmuş mali felaketten istikrara kavuşmak için beş yıl gerek olur. Bu riskler günümüzde de gerçektir. Yalnız bir fark var ki, 1980`li yıllardan farklı olarak bu gün her kes petrol fiyatlarının her iki istikamete değişebileceğini iyi biliyor.
(2) 2009 yılında ve 2010 yılı birinci yarısında enflasyon düzeyindeki düşüşlerden sonra tüketim fiyatları endeksi büyümeğe başladı ve yıl sonuçlarına göre % 8,8 ulaştı. Diğer bir deyişle enflasyon “yirmiler” ülkelerinde olduğundan yüksek olmakta kalıyor ve yalnız Hindistan ve Türkiyedeki enflasyonla karşılaştırılabilir. Her şeye rağmen Rusya ekonomisinde yüksek enflasyon kalmakta devam ediyor. Rusya durumunda enflasyon artımı gelişmiş ülkelerde olduğundan daha fazla sorunludur. Gelişmiş ülkelerde enflasyon üretimi teşvik eden faktör (gösterge) olduğu iken, Rusya durumunda enflasyon ise yüksek faiz oranlarına ve onların iki rakamlı sayıda sürdürülmesine getirip çıkarıyor. Bu ise ekonomik büyümeye engel olan ciddi faktör sayılır.
Bu durumda Rusya şirketlerinin, daha düşük mali kaynaklar teklif eden dış piyasalardan borç alması gözlemleniyordu. Bu borçlanmalar 2010 yılında gerçekten artmaya başladı, özellikle finansal olmayan kurumlar (kriz öncesinden farklı olarak) bu yönde etkin oldular.
(3) Rusya önemli ölçüde sermaye çıkışlarıyla karşılaştı. Bu durum tam olarak diğer BRIC (BRIC daxildir: Brazilya, Rusiya, Hindistan ve Çin)  ülkelerinin yapısına zıtdır. Brazilya, Hindistan ve Çin gibi ülkelere güçlü sermaye çıkışları gözlemleniyor. Rusya Borsasının dünyada en çabuk büyüyen borsa olmasına rağmen sermaye çıkışı devam ediyor. Şöyle ki, Rusya Borsasının büyük olmayan ölçeği (portföy yatırımları girişi sermaye dinamiğinde çok az paya sahipti), büyük olmayan içeriği ve aynı zamanda son derece yüksek hareketliliği (bir kaç defa faize etki etmeyen dalgalanmalar) ona olan büyük uluslararası ilginin hafiflemesine getirip çıkardı. Geçen sene direkt yatırımlar yok denecek kadar azdı.
Şöyleki sermaye çıkışının bir kaç sebepi mevcuttur. Bu ekonomik krizin gelişim perspektiflerinin genel belirsizliğidir. Bu önümüzdeki Rusya seçimleri ile ilgili belirsizliktir. Bu yüksek yolsuzluk ve rüşvet seviyyesinin sürdürülmesidir.
İthal hacminde önemli sayıla bilecek artımlarla ilgili olarak aynı anda cari işlem hesaplarına göre ödemeler bilançosu azalan bakiye veriyor. Bu ise bütçeden yapılan sosyal harcamaların artımına bağlıdır. Daha fazla satın alma gücü (efektif talep) ucuz mallara olan talepe dönüşür, günümüz durumunda öncelikle ithal mallara olan talebe yönelmeler görülür. Rusya ucuz ülke konumundan çıkmıştır. Yerli tüketim malları fiyat ve kalite (price/quality) bakımından bir kural olarak yabancı ülke mallarıyla rekabete devam getiremiyor. Bu durum ülkeden sermaye çıkışına ve ülkede cari işlemler hesabı üzere ödemeler bilançosunun azalan bakiye vermesine sebep olmuştur.
Cari işlemler ameliyyatının bakiyesi olumsuz değerde olma kuşkusu esaslı sebep taşıyor. Olayların bu tür gelişimi kaçınılmaz değil, şöyle ki, ithal mallarına olan talep yükselmesi Rubl kurunda düşmelere getirip çıkarşmış ve bu ise ithalin sınırlandırılmasını zorunlu kılıyor. Bu ise para otoritelerinin faaliyetinden ve aynı zamanda fiskal politikadan asılıdr. Merkez Bankası, ithal mal girişini durdurmak için Rubl`u akıcı biçimde düşürerek kur oluşumuna etki ede bilir. Doğrusu bu enflasyon sorununu çözme amacına aykırı olacak. Ödemeler dengesi perspektifleri aynı zamanda bütçe politikasının özelliğine bağlıdır.
 (3) Rusyada uluslararası entegrasyon yönünde önemli sayıla bilecek adımlar atılmıştır. Örneğin: “Gümrük Birliği – Tek ekonomik alan” ve “Dünya Ticari Birliği”ne katılma sorununun çözümü gibi. Her iki yönde önemli ilerlemeler görülmüştür. Her iki alan sırf politik sayılır, ekonomik veya teknik çözüm sayılmıyor. Rusya DTB üyesi olacak mı? Postsovyet ülkelerinde entegrasyon kurumları çalışır mı? Bu soruların çözümü artık ülkenin politik yönetiminden asılıdır.
Krizle mücadele tedbirleri ile çağdaşlaştırmayı birleştirmeye çalışan Rusya hükumeti son iki yılda kendi ekonomi politikasında bazı yeni öğeler kullanmaya başladılar. Bu her şeyden önce yeni makroekonomik gerçekliktir – bütçe açığının sabit şekilde sürdürülmesi ve bütçe borçlanmalarının artırılması.
Politikadaki diğer yenilik vergileri artırma politikasına dönmedir. Son zamanlarda sosyal ödenekler (her şeyden önce Emekli Sandığı) önemli ölçüdü artırılmıştır ve aynı zamanda hidrokarbon vergilendirmesi çoğaltılmıştır.
Bu önlemlerin mali mantığı yeteri kadar açıktır – bütçe giderlerinin çoğaldığı bir durumda vergilerin artırılması kaçınılmazdır.
(4) Son olarak 2010 yılnda özelleştirme konusu tekrar güncelleşti. Hükumet geniş ölçekli özelleştirme programı kabul etti. Bu program üzere, devletin sahip olduğu hisseler ve aynı zamanda büyük devlet şirketlerinin sahip olduğu hisseler veya devlet payının üstünlük oluşturduğu şirket hisseleri özelleştirilmelidir. Son olarak “Rusya Petrol Şirketi”, “Rusya Tiren Yolları”, “Rushidro”, “Sberbank”, “Vneştorqbank” ve diğerleri özelleştirilme aşamasındadır. Anlaşılan özelleştirme stratejik çıkarların (uygun olarak yatırım kaynaklarının elde edilmesi ve korporatif yönetimin iyileştirilmesi) devamı olacak ve aynı zamanda bütçenin dengleştirmesini sağlayacak.
Rusya bankacılık  sektörünün sorunları Прослушать
На латинице

Ancak Rusya'da devam eden ekonomik sorunlar bütün ekonomik  alanları, o cümleden bankacılık sektörünü da ehate ediyor. Bu bağlamda, Rusya'nın bankacılık sektörünün bir takım sorunların listesinde baktığımızda, Rusya’da modern piyasa tipli bankacılık sisteminin kurumsal gelişimi henüz tamamlanmamış olduğunu görmekteyiz.
1.       Şu anda Rusya’da, hem kapital , hem de varlıklar açısından kelimenin tam anlamıyla-  “karlik (cüce) " bankalar faaliyet göstermektedir. Rusya’da faaliyet gösteren 1228  banka olmasına bakmaksızıın, bankacılık sektörünün aktiflerinin 93 % ve sermayenin % 87’isi 200 büyük bankanın kontrolündedir.  En büyük beş Banka ise  - bankacılık sektörünün aktiflerinin yüzde % 44 ve sermayenin yüzde % 45 elinde bulunduruyor.
2.       Rusya’da bankacılık hizmet  birimleri eyaletler üzerinde son derece dengesizdir. Genelde küçük şehir ve kasabalarda herhangi bir banka birimlerinin faaliyeti yoktur.  Bankacılık hizmet  birimleriyle ilgili Moskova ve St. Petersburg başta olmak üzere büyük şehirlerde aşırı yoğunlaşma görülmektedir. Örneğin, yalnızca Moskova'da toplam bankacılık varlıklarının % 86,   toplam mevduat ve kredilerin % 87’si konsolide olmuştur.
3.       Rus bankacılık sektöründe sermaye çatışmamazlığı şirketlerin finansmanına  adekvat etki gösterdi.  Aynı zamanda RF Merkezi Bankanın gayrıi rasyonal para  politikası, özellikle dış finansman konusunda kısıtlamaların yokluğu (2006 yılından  itibaren) Rusyada  dış borçun  kontrolsüz büyümesine neden olmuştur.  Böylece, bankacılık ve kurumsal sektörlerin dış borcu  şu anda Rusya’nın  GSYİH'nın yaklaşık % 40 seviyesine ulaştı. Rublenin hızlı devalüasyon şartlarında Rus borçlularının önemli bir parçası olan dış borç servisi ödemelerini zamanında yerine yetirmekde sorun yaşanacakdır.
4.       RF Merkezi Bankasının para politikası ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve yaşam standartlarını yükseltmek üçün yeterli değildir. Prensip olarak, bütün bunlar Rus ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılamıştır. RF MB para politikasının gayri rasyonel siyaseti ekonomik aktörlerin kararlar alımında sorunlar getirmiştir. Aslında, teoretik bakımdan  kriz öncesi  rublenin güçlendirilmesi  Rus işletmelerin modernizasyonu için katkı yapabilirdi.  Ancak yüksek enflasyon ve faiz politikası koşullarında üretimin modernizasyonu sınırlı kalmıştır.
5.       Rus bankaları finansal piyasaların tüm kesimlerinde sınırlı faaliyet gösterdiği halde, ama döviz piyasasında aktif müdahaleler hayata geçiriyordu. Onlar ruble cinsinden yükümlülüklerini döviz varlıklarına dönüştürüyordular. Devlet ve RF  MB tarafından banklara açılan krediler işletmelerin finansman ihtiyaclarını karşılamak yerine, döviz piyasasında spekülatif karakterli istifade ediliyordu. Neticede,  finansal kriz önlemleri ancak devalüasyon basıncı güçlendirir. Ruble likiditesinin azalması toplam talebi daraltıyor ve sonuçta  daha fazla ekonomik krizi artırmaktadır.
6.       İç piyasadan dahil olan kaynaklar verimli kullanılmadı ve adeta, spekülatif finansal işlemler için istifade ediliyordu, neticede ulusal menkul kıymetler piyasası finansal spekülasyonlar için önemli bir gelir kaynağına dönüştü. Kriz öncesi dönemde Rus ulusal menkul kıymetler piyasasının  birkaç özellik vardı: piyasanın düşük kapasiteye sahip olmsası (halka açık menkul kıymetlerin sadece küçük bir bölümünü çekici idi); yatırımcıların sınırlı sayıda olması, içerden öğrenenler ticaretinin (insayder) sövdeleşmelerin geniş bir şekilde yaygınlaşması, bu ise kendi növbəsinde   yatırımcılara döviz kuru dalgalanmalarından fırsatlar elde etme imkanı verdi; pazar altyapısında ciddi sorunlar.
7.       Rusyanın  yüksek yatırım derecelendirmesi yabancı yatırım çekmek için güzel imkanlar temin ediyordu, ama pazarda arz darlığı,  Rus hisse senedi piyasasında hızlı bir "ısınma"ya  yol açtı. Krizden önce, Mayıs 2008'de, Rus hisse senedi piyasasının sermaye değeri 1.6 trilyon dolar oldu, yani son üç yıl içinde üç kat daha fazla büyüdü. Bazı durumlarda yatırımcılar menkul kıymetleri yüksek fiata  satın alıyordu. Bu yüzden, Rus şirketi "Severstal-Auto" hisse senetlerinin yerleştirilmesi maliyeti  Honda, Nissan, Toyota gimi şirketlerden % 15-20 yüksek olmuştur. Rus oto lastik şirketi “Amtelin”nin  hisse senedleri Michelin ve Bridgestone gimi  dünya markalı şirketlerinden  2-2,5 kez  daha yüksek maliyetle yerleştirildi.
8.        Rusya bankalarından hiçbiri «Financial Times» tarafından belirlenen «Dünya Ekonomisinin En Büyük Bankaları» yıllık reytingine girmemektedir. Birçok göstergelere göre, Rus bankacılık sistemi AB’nin bir sıra ülkelerinden geridedir. RF’unda bankacılık sektörünün toplam aktiflerin GSMH’ya oranı  % 75  iken, AB ülkelerinde bu oran % 337’dir. AB yeni üyelerinin banka aktiflerine bakarsak, Macaristanda bu oran % 117, Çek Cumhuriyetinde % 104, Slovenya’da % 101 olmakta, Avrupanın finansal devlerinde ise çok daha yüksektir (Almanya % 306, Fransa % 382, Hollanda % 378, İngiltere % 285). Benzer durum vadeli mevduatlarda da görülmektedir: RF’nda bu mevduatların GSMH’ya  oranı % 19,2 iken, AB’de (27 ülke) % 150‘dir. Bankalar tarafından verilen krediler hacminin ülke GSMH’ya  oranı RF’nda  50,8 % iken, AB’nde % 154’ tür (EU Banking Structures 2010, -2.). RF’nda konut kredilerinin GSMH’ya  oranı 2 % iken, Baltık ülkelerde bu oran 14 %, İspanya’da 40 %, ABD’nde 64 %, Hollanda’da %110’dir.

Тablo 2.
RF, Türkiye ve AB ülkeleri bankacılık sistemi esas göstergeleri (2009)

Aktifler / GSMH
Kredi  / GSMH
AB (27)
337,4
154
İsveç
274
130
Avusturya
378
129,5
Hollanda
375
184,6
Almanya
315
129,4
Danimarka
469
238
Fransa
370
117,4
B.Britanya
486
281,8
Italya
230
115
Türkiye
85
41
      RF
75
50,8
Kaynak: EU Banking Structures 2010;  BDDK.
Demek ki, Rusya , finansal hizmet sektörü de dahil olmak üzre, kendi altyapısını temelli olarak modernize etmeye mecburdur.

Ülke
Aktif /GSMH
Kredi/ GSMH
Sermaye/ GSMH
mevdiat/ GSMH
RF (2010)
75,3
50,8
11,8
19,2
Тürkiye (2010)
85
41
14
35,7
Прослушать
На латинице

       Kaynak: Центральный Банк Российской Федерации. Отчет о развитии банковского сектора и банковского надзора в 2009 году.

9.       Sonuç olarak, ulusal ekonomideki çok sayıda ve büyük ölçüde bankacılık sektörü ve reel sektör ilişkilerinde yapısal dengesizlikler güçlenmiştir.  Bankacılık sisteminde reform yerine, bankacılık sisteminin devletleştirme politikası yürütüldü. Uzmanlar zorluklarla karşı karşıya kalan bankaların aktif alıcı grubunu dört yere ayırır:  Kamu bankaları, büyük ticari bankalar, sektöre ait olmayan işletmeler - AŞ “Rusya Demir Yolu” ve  “Alrosa” gibi çok geniş profilli holding şirketi). Bankacılık sistemi ve sistem yönümlü  işletmelerin likidite tamamlanması faiz oranlarındaki artışla müşahade olundu. Böylece, şu anda bankacılık sisteminin işletmeler ve hane halkına borç verme için yeterli kullanılabilir fon olmasına rağmen, kredi fonları bir çok işletmeler için geçerli değildir.
10.   Bu nedenle, Rus ekonomisi üçün bu krizden  çıkış son derece zor olacak ve acil sıradışı çözümler gerektirir. Günümüzde, Rusya’nın sosyo ekonomik gelişmesi  yönünde en önemli ortak öncelik ekonominin modernizasyonu ve çeşitlendirilmesidir.Özellikle Rusya için bu mesele daha çok günceldir. Bu sebeple,gelecekte siyasetin önemli unsuru olarak  küresel kriz zamanı oluşan temel sorunları çözmeye başlayacak ve ekonominin modernize edilmesine neden olacak reformlar  ön plana çıkmalıdır.

Rusya Merkez Bankası bankacılık sisteminin mali durumun istikrarını temin etmek amacı ile sektörde reform yapmak zorundadır. Rusya’da bankaların yapısal reformlarına yapılan harcamalar  GSMH’nın %21.7’ye ulaşmıştır. Lakin bütün bunlara bakmazısın, Birçok göstergelere göre, rus bankacılık sistemi AB’nin bir sıra ülkelerinden çok geridedir. Demek ki, Rusya , finansal hizmet sektörü de dahil olmak üzre, kendi altyapısını temelli olarak modernize etmeye mecburdur.
Rusya’nın sosyo ekonomik gelişmesi  yönünde en önemli ortak öncelik ekonominin modernizasyonu ve çeşitlendirilmesidir.
Rusyada finansal bilgi düzeyi ve onun sorunları
Rusya mali piyasasında görülen kriz zamanı kişilerin finansal bilgi sorunları güncelliğinde köklü artım görüldü. Rusya şartlarındaki özellik diger ülkeler için geleneksel olanların burada mevcut olmamasıdır. 2009 yıl başlangıcında Rusyanın ekonomik aktif nüfusunun yaklaşık yarısı finansal hizmetlerden tam yararlanabilmemekteydi. 2006 yıl sonunda Kamuoyu Kurumu tarafından hayata geçirilen ilk ulusal anket sonuçlarına göre Rusya nüfusunun % 43,4 en basit olanlar dahil mali işlemler (örneğin: ticari bankada mevdüat açma ve kredi alma gibi) yapma pratiğine sahip değildi.
Mali bilgi ve beceriler son derece eşit yaygınlaşmamıştır. Finansal bilgi düzeyinin düşük olması Rusyanın ulusal özelliği olmadığını kayd etmek gerekir. Mali piyasa gelişim deneyimi yüzyıllar süren ülkeler hatta bu sorunlarla yüzleşir. Bunun dışında ABD oluşan yakın ipotek bunalımı, on yıl önce yatırımcılar ve ahalinin davranışlarında görülen aynı yanlışların çağdaş dünyamızda da çok sayıda yapıldığını gösteriyor.
Diğer bir deyişle çağdaş Rusya şartlarında ahalinin finansal bilgi düzeyinin yükseltilmesi ekonominin modernizasyonunda en önemli etkendir.
Kaynakça

1.            Мамедов З.Ф. Зейналов В. З. (2010),  Антикризисная политика в банковской сфере: Турция, Российская Федерация  и Азербайджана (сравнительный анализ) // Экономика и управление. - 2010. - №  9. 3 – 25.
2.            Мамедов З.Ф. Банковская система  в условиях глобального финансового кризиса// Финансы и кредит.- 2010.- №  48.c. 8-15.
3.            Стратегии выхода из банковского кризиса: международный опыт //  Обзор центра макроэкономических исследований Сбербанка России. 2009.
4.            Банковская система РФ и ее антикризисное регулирование.  – М.: Норма, 2009



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder